Web Analytics
Kayseri'ye İlk Otomobilin Gelişi
Kayseri’de tren hattının olmadığı dönemde, şehri Ankara ve Ulukışla’ya bağlayan birer bozuk şose yol vardı.
Her ne kadar yol denilse de bakımsızlıktan yolcu ve eşya taşımacılığına çok da müsaid değildi.
 
Taşımacılıkta o dönemde genelde at arabaları kullanılmakta idi.
Yani…
Şehirler arası nakliyat oldukça meşakkatliydi.
Bu zorluğu fırsata çevirmek isteyen Talaslı Mehmet Ağa ve Yahyazâde Kadir Ağa adında iki Kayserili müteşebbis…
Otomobilin (o dönemdeki ismi ile “zâtü'l hareke” ) bırakın Kayseri’de, daha Anadolu’da bile görülmediği bir dönemde…
Kayseri-Ereğli arasında işletmek üzere bir kaç otomobil getirmeye karar verirler.
Osmanlı hükümetinden epeyce zorlanarak da olsa gerekli izinleri alırlar.
Doğruca İtalya’ya giderler.
İtalya’dan üç adet binek otomobili alarak binbir zorluklardan sonra üçünü de bir vapura yüklerler.
Vapurla İstanbul’a gelen otomobilleri oradan da trenle Ereğli’ye getirirler.
Ereğli’den telgraf çekerek bir iki gün içerisinde karayolu ile Kayseri’de olacaklarını bildirirler.
Kayserililer için bu ilk otomobilleri görmek büyük bir merak ve heyecandır.
Tüm Kayseri çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın, erkek demeden yollara dökülürler.
Hatta içlerinden bazı iş bilir sabırsızlar ilk önce görebilmek adına kilometrelerce uzaklara giderler.
Ancak…
Otomobiller o gün akşama kadar görünmediği gibi ertesi gün de haber çıkmaz.
Neredeyse bir hafta sonra uzaktan bir toz bulutu içinde otomobillerin ikisi çıkagelir !
Birçok arızalara uğradıkları,
kuma ve bataklığa saplandıkları,
bazı yerlerde mandalarla çektirilerek kurtarıldıkları bu zor ve meşakkatli yolculuğun sonunda teki, daha yolda telef olur.
Kayseri’ye gelebilen iki otomobil
o gün büyük bir coşku ve kalabalık eşliğinde Kayseri sokaklarında gezer.
Ancak…
Bu otomobillerle Talas’a bir kaç sefer yapıldıktan sonra, yolların elverişli olmaması nedeni ile bu şekilde işletmenin mümkün olamayacağını farkederler.
Otomobilleri bu sefer yine aynı yollardan...
Önce karayolundan binbir zahmet ile Ereğli’ye, oradan yine trenle İstanbul’a götürürler...
Bu defa İstanbul’da satıp elden çıkarırlar !
Bu olaydan sonra Kayseri girişimciliği uzunca bir süre sekteye uğrar (1910).
Ancak…
Böyle olumsuzluklar…
 
Kayseri’nin o dönemin cesaretli
ve engin ufuklu müteşebbislerini asla yıldırmayacaktır !
Faaliyete geçirecekleri birçok kurum,kuruluş,tesis ve fabrikalarla hedeflerine ulaşmak için inatla ve ve ısrarla yılmadan çalışacaklardır.
Günümüzde ise…
Ne yazık ki…
Yılda iki kitap dahi okumayan meslek odası başkanlarının o makamları işgal edip, yıllarca kimselere kaptırmamaları…
Tüm vizyon ve ufukları, oda başkanlık seçimlerindeki ayak oyunları olan…
Şehri ve dünyayı okuma entellektüelliğinden uzak…
Ve…
Siyasilerin arka bahçesi şeklindeki konumunlarını kollamak adına şehrin ve meslek gruplarının hayatî sorunlarını gör(e)meyen…
Önemli olanın şehrin konumu değil kendi konumları olan…
Meslekî tek etkinlikleri üyelerini beş yıldızlı otellere götürmek olan…
Kaht-ı ricâl’in tüm makamlara sirayet ettiği bir şehirde…
Her alanda hissedilir gerilemeler kaçınılmaz bir makus talihtir.
Kalın sağlıcakla.
…………………………………………………….
Mustafa Cingil
 
Tarih Pazarı

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://otuzsekiz.org/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!